Tarihçe

Kapatma davası düşünmeye vesile olsun

Kapatma davası siyasi hayatımız açısından elbette çok önemli bir gelişmedir. Olmaması gereken ama mevcut hukuki düzen ve sistem içinde sık sık yaşadığımız  bir durum. Kapatma davasının açılmasının ardından ve Anayasa Mahkemesi nin davanın görüşülmesine karar vermesi ile birlikte söylenmedik söz kalmadı. İster kapatma davasına karşı, ister kapatma davasına destek verenler olsun akıllarına geleni söylediler ve yazdılar. Tüm bunların davanın seyrine tesir edeceğini düşünmüyorum. Temennim davanın  aklanma ile sonuçlanması ve artık parti kapatma döneminin kapanmasıdır.

Benim üzerinde durmak istediğim husus kapatma davası ile birlikte ülkenin önemli meselelerinin bir kenara itilmesi, adeta unutulmaya terk edilmesidir. Halbuki ortaya çıkan belirsizlik piyasada kötü sonuçlarını vermeye başladı bile. Hatta pek çok kişi böyle giderse ülkenin ciddi bir ekonomik kriz ile karşı karşıya gelebileceğine dikkat çekiyor. Buna rağmen yazılanlar ve söylenenler havayı kaplamış olan toz duman bulutu arasında kaybolup gidiyor.

AKP yöneticileri ve ekonomi kurmayları her ne kadar ülke ekonomisinin çok iyi bir durumda olduğunu tekrarlayıp dursalar da gerçekler bunun aksini gösteriyor. Bu bakımdan iktidarı ve muhalefeti ile, işadamı ve esnafı ile hep birlikte el ele vererek ekonominin düze çıkartılması için atılması gereken adımları belirlemek ve atmak gerekiyor. Elbette ülkeyi bugün içinde bulunduğumuz çıkamaza sürükleyen kadrolardan çözüm bulmalarını beklemek doğru olmaz. Ancak, iyi niyetli eleştiriler ülke gerçeğinin en yalın bir şekilde ortaya konulması ile gereken uyarının yapılması gerekiyor. Kapatma davası ile birlikte kendi başının derdine düşmüş bir iktidar kadrosunun söylenenlere kulak tıkama ihtimali de vardır ama, herkes üzerine düşeni yapmalıdır.

Bu noktada Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) da bu çarşamba günü Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ın  "Makroekonomik Dengeler ve Merkez Bankası" konulu konferansından bahsetmek istiyorum. Yıllardan beri piyasada uygulamanın içinde olan Çelikdoğan, ekonominin içinde bulunduğu durumu  öz bir şekilde, dinleyen herekesin çok rahat anlayabileceği bir şekilde ortaya koydu. Konuşmanın tüm detaylarına girecek değilim ama Çelikdoğan makroekonomik göstergelerin ciddi tehlike sinyali verdiğine dikkat çekerek, meselenin çözümü olduğunu da hatırlattı. Ancak, meselenin çözümü, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıdan çıkabilmesinin ilk şartı zihniyet değişikliği.

Çelikdoğan, öncelikli olarak ülkemizde sermayenin maliyetinin daha doğrusu faiz oranlarının çok yüksek olduğunu hatırlatarak bu yüksek maliyete ne sanayicinin ne de ülkenin dayanmasının mümkün olduğunu hatırlatarak şu anda dünya üzerinde döviz maliyetinin ortalama yüzde 5, buna karşılık ülkemizde bu maliyetin ortalama  yüzde 14 lerde seyrettiğini belirterek, "Ülkemize akan sıcak paranın sebebi bu yüksek faiz oranlarıdır" dedi.

Bu arada dış ticaret açığının hızla arttığını, geçen sene bu rakamın 45 milyar dolar olduğunu hatırlatarak bu açığa dayanmanın mümkün olmadığını, açığın sürdürülebilmesinin ülkemizin sürekli olarak dünya ortalamasının üç katı daha fazla faiz ödemesine bağlı olduğuna  dikkat çeken Çelikdoğan, bu arada iç ve dış borcumuzun  520 milyar doları bulduğunu, iç borcumuzun 350 milyar YTL (yaklaşık 270 milyar dolar), dış borcun  250 milyar dolara ulaştığını bunun 170 milyar dolarının özel s ektöre, 80 milyar dolarının ise kamuya ait olduğunu belirterek, hiçbir sorumluluk sahibi yönetenin, "Özel sektörün borcu bizi ilgilendirmez diyemez" diyordu.

Dış borcun bu sene içinde 35 milyar dolarlık kısmının ödenmesi gerektiğini, siyasi ortamda oluşan belirsizlik sebebiyle sıcak parada yaşanan bir tedirginlik sonucu dışa kaçışın başlaması durumunda ülkenin bir anda krize sürüklenebileceğine dikkat çekiyordu.

Tüm bunları felaket tellallığı yapmak için aktarıyor değilim. Kapatma davasından belki çok daha önemli sorunlarımız olduğunu, bunun başında da ekonominin geldiğini hatırlatmak istedim. Toplum olarak el ele verip hep birlikte ülkemizi ayağa kaldıracak projelerle uğraşalım. Herkesi kendimiz gibi düşünme ve inanmaya zorlamak yerine farklılıklara rağmen birlikte yaşamanın, birlikte ülkeyi kalkındırmanın yollarını araştıralım. Bizim birbirimizle dalaşıp durmamızın sadece düşmanlarımızı sevindirdiğini unutmayalım.

Haber Tarihi : 03 Nisan 2008

Haber Linki : https://www.milligazete.com.tr/makale/873303/abdulkadir-ozkan/kapatma-davasi-dusunmeye-vesile-olsun